İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

KEFALET RÜCU HAKKI

13. Hukuk Dairesi 2010/13002 E., 2011/2105 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, dava dışı K… Motorlu Araçlar Limited Şirketi’nin H… Ban-kası’ndan almış olduğu kredi borcuna davalı ile birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, asıl borçlunun borcunu ödememesi üzerine 20.934,00 TL’lik borcu ödemek zorunda kaldığını, ödemiş olduğu paranın rücuen tahsili için asıl borçlu ve davalı aleyhine başlattığı icra takibine ise davalı tarafından itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, davacı kefilin ödeme yapmakla asıl borçlunun haklarına halef olduğu, ancak bu halefiyetin sadece asıl borçluya karşı kullanılabileceği, davacının kendisi gibi kefil olan davalıya rücu edemeyeceği belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, dava dışı K… Motorlu Araçlar Limited Şirketi’nin H… Bankası’ndan almış olduğu kredinin müşterek borçlu müteselsil kefili olan davacının, alacaklıya ödediği borç miktarının, borcun diğer müşterek borçlu ve müteselsil kefili olan davalıdan rücuen tahsili için başlatmış olduğu icra takibine vaki itirazın iptali istemine İlişkindir.

Borçlar Kanunu’nun 488. maddesinin ikinci cümlesinde, asıl borçlu ile birlikte teselsül halinde, kefiller arasında da teselsül kabul edilmiştir. Maddede bu husus, “kefiller, gerek asıl borçlu ile beraber gerek kendi beyinlerinde (aralarında) müteselsil olmaklığı iltizam etmişlerse her biri borcun tamamından mesul olup ancak, diğerlerinin hissesi için onlara rücu hakkını haizdirler.” şeklinde ifade olunmuştur. Burada kanuni teselsülün varlığı söz konusu olup, bu hüküm de, aynı Kan un’un 146. maddesinde düzenlenen, müteselsil borçlular arasındaki rücu ilişkisinin özel bîr uygulama yerinden ibarettir. O halde Borçlar Kanunu’nun 488. maddesi gereğince kendi payından fazla ödeme yapan kefilin, diğer birlikte kefile, halefiyet yolu ile rücu hakkı bulunmaktadır. Dava konusu olayda da gerek dava dışı asıl borçlu ve gerekse işbu davanın tarafları olan kefiller, H… Bankası’ndan alınan kredi nedeniyle müşterek borçlu ve müteselsil kefil durumunda olduklarından, davacının hissesinden fazla ödediği ve davalının hissesine isabet eden borç miktarı kadar davalıya rücu hakkı mevcut olup, mahkemece davalının hissesine isabet eden borç miktarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, az yukarıda belirtilen yasa hükmü gözardı edilerek, kefilin kefile rücu edemeyeceğinden bahisle yazılı şekilde davanın tümüyle reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 15.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir