Yargıtay, Torunlar inşaatta 10 işçinin öldüğü asansör kazası gibi iş cinayetleriyle ilgili davaları da etkileyecek bir karar verdi.
Yargıtay, bu tür iş kazalarında asıl sorumluluğun müteahhitlere ait olduğunu, işverenin bundan sorumlu tutulamayacağına hükmetti.
Yargıtay, Torun Center inşaatında 10 işçinin öldüğü asansör kazası ve önceki gün, buna bitişik Quasar inşaatta bir işçinin asansör boşluğuna düşerek yaşamını yitirdiği iş cinayetleriyle ilgili davaları etkileyecek önemli bir karara imza attı. Yargıtay, bu tür iş kazalarında asıl sorumluluğun yüklenicilere ait olduğunu, işverenin bundan sorumlu tutulamayacağına hükmederken işçiye de sahip çıktı. Yargıtay, bu görüşle inşaattaki iş kazası nedeniyle sadece beş bin lira maddi tazminata mahkum edilen iş sahibi (patron) ile ilgili mahkeme kararını bozdu, onun yerine mütehahhidin hem maddi hem de manevi tazminata mahkum edilmesi için davanın yeniden görülmesini istedi.
PATRONLAR KURTULDU
Türkiye’de ölümle sonuçlanan iş kazalarının ilk sırasında yer alan inşatlarda, patronları sorumluluktan büyük ölçüde kurtaran, asıl sorumluluğu müteahhitlere yıkan Yargıtay kararına konu olan hukuki süreç şöyle gelişti: Akçakoca’da 2004 yılında sıvacı olarak çalışan işçi inşaatta iskeleden düşerek yaralandı. Adli Tıp Kurumu, işçinin yüzde 58 oranında meslekte kazanma gücünü yitirdiği yönünde rapor verdi. Kazanın ardından inşaatın yüklenicisi F. Ö. ile iş sahibi S.K. hakkında önce ceza mahkemesinde tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralanmaya sebebiyet verme suçundan dava açıldı. Mahkeme, patronu bu suçtan mahkum etti, ceza temyiz edilmediği için kesinleşti.
MAHKEME 5 BİN LİRA DEĞER BİÇTİ
Ardından inşaattaki iskeleden düşerek sakatlanan işçi, patronu aleyhine hem maddi hem manevi tazminat davası açtı. Dava Akçakoca İş Mahkemesinde görüldü. Davada hem adli tıp kurumundan hem de iş güvenliği uzmanı bilirkişilerden, maddi giderim miktarının hesabı yönünden iki ayrı rapor alındı. Bilirkişi kurulu da zarar tutarını 80 bin lira olarak hesapladı. Mahkeme, tüm bu raporlarla birlikte davayı kısmen kabul ederek patronu, işçisine sadece 5 bin lira maddi tazminat ödemeye mahkum etti, manevi tazminata ise hükmetmedi. Karar, işçi tarafından temyiz edildi. Yargıtay 15.Hukuk Dairesi, mahkemenin inşaatın sahibini sadece 5 bin lira tazminata mahkum eden mahkeme kararını bozdu. Daire, inşaatlarda gerekli tedbirleri alma yükümlülüğünün öncelikle patrona değil, yükleniciye (müteahhide) ait olduğunu bildirdi. Yargıtay, inşaattan düşerek ağır yaralanan işçiye sadece 5 bin lira maddi tazminat ödenmesini de yeterli bulmadı.
ASIL SORUMLU MÜTEAHHİT
İşçiye ayrıca manevi tazminat ödenmesini de isteyen Yargıtay, daha önemli bir bozma gerekçesi daha kullandı İnşaatlardaki iş cinayetlerinde asıl sorumluluğun patronda değil, müteahhitlerde olduğuna hükmetti. Yargıtay, işçi lehine hükümler de içeren, ancak sonuçta patronu sorumluluktan kurtaran ve asıl müteahhidi yükümlü hale getiren kararını şöyle gerekçelendirdi: “Dava konusu somut olayda davacı yükleniciyle davalı iş sahibi arasında 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 355. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesi ilişkisi bulunmaktadır. Eser sözleşmelerinde yüklenici yaptığı işin uzmanı olup eser denilen sonucun gerçekleşmesini taahhüt eder. İş sahibinden talimat almaz. Ona karşı bağımsızdır. Yanında işçi çalıştırıyorsa işçisine karşı da işveren durumundadır. Dolayısıyla eser sözleşmesinde yüklenici, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına göre iş yerinde tüm tedbirleri almak ve bu konuda denetimi sağlamak yükümlülüğü altındadır. İş sahibinin ise böyle bir yükümlülüğü yoktur. İş sahibi ancak hile veya ağır kusuru durumunda sorumludur. Bu bakımdan mahkemece konunun uzmanı bilirkişi kurulundan rapor alınmadan sonuca gidilmesi isabetli olmamıştır.”
“BİLİRKİŞİ KURULU OLUŞTURULMALI”
Yargıtay’ın bozma kararında bilirkişi kurulu oluşturulması gerektiği belirtildi: “Mahkemece, konusun-da uzman 3 kişilik bilirkişi kurulu oluşturularak gerekli inceleme ve araştırma yapılıp tarafların kusur durumları saptanmalıdır. Yine konunun uzmanı başka bir bilirkişi kurulundan davacının iş göremezlik kayıp oranına göre maddi giderim kaybı hesaplanmalı, ayrıca davacının uğradığı cismani zarar gözetilerek uygun miktarda manevi giderim miktarı takdir edilmeli, elde edilecek sonuca göre maddi ve manevi giderim istemi yönünden hüküm kurulmalıdır. Bu olgular gözden uzak tutularak yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı yararına bozulmasına oybir-liğiyle karar verildi.”
İlk yorum yapan siz olun