İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bir Hukuki İşlemin Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun kapsamında kaldığının kabulü için gerekli şartlar

T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU 
ESAS NO:2011/14-573 
KARAR NO:2011/692 
KARAR TARİHİ:23.11.2011

TAPU İPTALİ VE TESCİL 

“İçtihat Metni”
Taraflar arasındaki “Tapu İptali ve Tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 15.04.2010 gün ve 2009/406 E., 2010/152 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 09.11.2010 gün ve 11168-12399 sayılı ilamı ile; 

(… Dava, davalı yükleniciden kazanılan kişisel hakka dayalı mülkiyet aktarımı istemine ilişkindir. 
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir. 
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. 


Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 

4822 sayılı Kanununla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3.maddesi (c) bendi ile konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da Tüketicinin Korunması Kanunun kapsamına alınmıştır. Dava konusu taşınmaz konut niteliğindedir. Anılan yasanın (e) bendindeki tanıma göre tüketici: bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi, (f) bendindeki tanıma göre de satıcı: kamu tüzel kişileri dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetler kapsamındaki tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 23.maddesi hükmüne göre de, bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir. 

Somut olayda da; davacının iddiası ve mahkemenin kabulüne göre, yüklenicinin temlikine dayalı tapu kaydı iptali ve tescil isteğinde bulunulduğu anlaşıldığından, o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması yasadan kaynaklanan zorunluluktur. Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek yukarıda yazılı olduğu şekilde işlem yapılması yerine çekişmenin esasının incelenip hükme bağlanması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…) 
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 

Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı vekili, dava konusu taşınmazın harici satışla yapının müteahhidi A…… İ……..Tic.Ltd.Şti.’nden satın alındığını, o günden bu yana davacının kullandığını, ancak, satıcı şirketin nakit ihtiyacına yönelik teminat olmak üzere bu daireyi davalıların murisine satış gibi göstererek hileli ve muvazaalı olarak devrettiğini, satıcı şirketin temsilcisi M.A……’ın borcunu ödedikten sonra dava konusu taşınmazı davacıya devretmeye söz verdiğini, ancak E…. S….. adına çekilen kredi borcu M.A…… tarafından ödenmeyince davalılar murisi E…. S…..’ın davacıya tahliye davası açtığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir. 

Davalılar vekili, muris E…. S…..’ın bu taşınmazı banka kredisi kullanarak satın aldığını, davacı ile yüklenici arasındaki anlaşmazlıkta murisin üçüncü şahıs durumunda olduğunu, davacının yaptığı satış işleminin geçersiz olduğunu, davacı aleyhine tahliye ve ecrimisil davası açtıklarını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. 

Mahkemece, tapu iptali ve tescil davası yönünden davalılara husumet yöneltilemeyeceği, davacının, davalılar veya murisine karşı ileri sürebileceği bir talep hakkının da bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 

Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçe ile görev noktasından bozulmuştur


Mahkemece, davaya konu uyuşmazlığın, 4077 sayılı Kanun kapsamında olmadığı, bu nedenle davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılmasının mümkün olmadığı, gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.

Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. 

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olup, olmadığı noktasında toplanmaktadır. 

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 23. maddesinde:

“Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır.” hükmü yer almaktadır. 


Bu nedenle, öncelikle 4077 sayılı Kanunun kapsamını belirlenmesinde yarar vardır: 

4077 sayılı Kanunun:  “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsadığı, belirtilmiştir.

“Amaç” başlıklı 1.maddesinde de, bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu, açıklanmıştır. 

” Kapsam” başlıklı 2. maddesinde de aynen; 

“Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. 

Yine aynı Kanunun “Tanımlar” başlıklı 4822 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin (e ) bendinde “tüketici”nin, “bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan ve yararlanan gerçek ve tüzel kişiyi” ; (h) bendinde “Tüketici işlemi”nin, “mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi”; (f) bendinde “satıcı”nın, “kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek ve tüzel kişileri”; (c) bendinde ise “mal”ın, “Alış-verişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları” ifade edeceği belirtilmiştir. 

Bu yasal düzenlemeler karşısında görülmektedir ki, bu Kanunun uygulanabilmesi için satıcının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında kanunda tanımlanan bir malı sunuyor olması ve alıcının da bu malı yine Kanuna gösterilen amaçlarla satın alması gerekli ve yeterlidir.


Eş söyleyişle, bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabulü için, taraflardan birinin satıcı, diğerinin tüketici sıfatını taşıması, alışverişe konu olan malın ise Kanunun 3.maddesinde yazılı mal kavramı içerisinde yer alması gerekir. 


Somut olaya gelince: 

Dava konusu mal konut olup 3.madde kapsamında bir maldır. Davacı da konutu dava dışı yükleniciden harici satımla satın alan tüketicidir. 

Ne var ki, eldeki dava muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemiyle açılmış olup; davalı aynı taşınmazı arsa malikinden satın alan kişi olup, ne satıcı ne de kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenici sıfatı taşımamaktadır. 

Hal böyle olunca, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4822 sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından bahsedilemez. 

O halde, davaya bakma görevi genel mahkemeye aittir.

Mahkemenin aynı gerekçeyle kendisini görevli kabul ederek, davanın esasını incelemiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmayıp, direnme kararı bu yönden yerindedir. 

Ne var ki davacı vekilinin sair temyiz itirazları Özel Dairece incelenmemiş olduğundan, dosyanın buna ilişkin inceleme yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekir. 

SONUÇ:
 Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, dosyanın davacı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için 14.Hukuk Dairesine gönderilmesine 23.11.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir