İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Boşanan annenin ‘isim hakkı’ zaferi

Boşanan annenin ‘isim hakkı’ zaferi

Anayasa Mahkemesi (AYM), boşandıktan sonra çocuğuna kendi soyadını vermek isteyen Hayriye Özdemir’i haklı buldu.

AYM, soyadı değiştirme davası Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce reddedilen Hayriye Özdemir’in, Anayasa’nın 20. maddesiyle güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Eşinden, boşanarak çocuğunun velayetini alan Özdemir, mahkemeye başvurarak, velayeti kendisinde bulunan çocuğuna boşandığı eşinin soyadı yerine kendi soyadı olan, “Özdemir”in verilmesini talep etti. Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi önce Özdemir’in yaptığı başvuruyu kabul edilebilir buldu. Mahkeme kararına gerekçe olarak, “Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadını alır” ifadesinin kararıyla feshedildiği gösterdi. Ancak temyize götürülen bu karar Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 6 Haziran 2012 tarihli kararıyla bozuldu.

Medeni Kanun
Bozma gerekçesi olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 321. maddesi gösterildi. Söz konusu maddede, “doğru nesepli çocuğun; babanın (ailenin) soyadını taşıyacağı, boşanma ve ölüm üzerine velayetin annede olmasının soyadında herhangi bir değişikliğe neden olmayacağı, babanın soyadı ve çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı, usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek bir kararla değişmedikçe çocuğun soyadının da değişmeyeceği” ifadesi yer alıyor. Bunun üzerine Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın reddine karar verdi. Özdemir, bu kararın ardından AYM’ye bireysel başvuru hakkını kullandı.
AYM’nin gerekçeli kararında, 2525 Sayılı Soyadı Kanunu’nun 4. maddesinin 2 fıkrasının AYM tarafından feshedilme gerekçesine atıfta bulunularak, kadın ve erkeğin evliliğin sona ermesinde eşit hak ve sorumluluklara sahip olmaları gerektiğine ilişkin uluslararası sözleşme hükümleri bulunduğu hatırlatıldı. Söz konusu maddenin, boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda oldukları, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadının kadına tanınmamasının cinsiyete göre ayrım sonucunu doğuracağı, bunun da anayasanın 10. ve 41. maddelerine aykırı bulunduğu gerekçesiyle iptal edildiği vurgulandı.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir