1. Hukuk Dairesi 2011/13461 E., 2012/3106 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, miras bırakan babaları O…. A….’ın kendilerinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak oğulları ile birlikte kurduğu davalı şirkete 355 ada 74 ve 75 parsel sayılı taşınmazlarını değerinin çok altında bir bedelle satmış gibi göstererek aslında bağışladığını, mahfuz hisselerine tecavüz edildiğini ileri sürüp, işlemin iptali ile adlarına tescilini, olmazsa tenkis istemişlerdir.
Davalı, davanın şirket ortaklarına karşı açılması gerektiğini, şirket yönünden davanın husumetten reddi gerektiğini, işlemin gerçek olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, işlemin danışıklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.03.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat T…. N….. A….. ile temyiz edilenler vekili Avukat M…. H…. K……. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi S……. A…….. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tenkis isteğiyle açılmış ve sonradan açılıp birleşen dava ile tapu iptali ve tescil istenilmiş olup, mahkemece iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davacılar mirasbırakan O…. A….’ın gayriresmi olarak yaşadığı H…..’den olma çocukları olup mirasbırakan O….’ ın maliki olduğu 355 ada 54 parsel sayılı taşınmazı aile şirketi niteliğini taşıyan A…. T…. İnş. Malz. San. Nak. ve Tic. A.Ş.’ne 16.03.1998 tarihinde 7.500 000 000.- (Eski) TL bedelle ayni sermaye olarak devrettiği, tevhit ve ifrazlarla dava konusu 355 ada 74 ve 75 sayılı parsellerin oluştuğu kayden sabittir. Davacılar, murisin yapmış olduğu bu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere; 1.4.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde aynen, “bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği, tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanununun 18.maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek, dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507. ve 603.maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağına, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 günlü ikinci toplantısında oyçokluğuyla karar verildi.” denilmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda değinilen şekilde gerçekleştirilen temlikte tenkis hükümlerinin uygulama yeri bulunmadığı gibi muris muvazaasının dayanağını teşkil eden 1.4.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının da uygulama yeri bulunmadığı tartışmasızdır. Ayrıca şu da ifade edilmelidir ki, İçtihadı Birleştirme Kararları konuları ile sınırlı, gerekçeleri ile açıklayıcı ve sonuç bölümleriyle bağlayıcıdır. İçtihadı Birleştirme Kararının sınırlı olan konusuna kapsam dışında kalan bir hususu dahil etmenin doğru olduğu söylenemez.
Öte yandan, murisin ölüme bağlı tasarrufları ile (vasiyetname veya miras mukavelesi şeklindeki) sağlar arası (hibe gibi) tasarruflarının koşullarının varlığı halinde Türk Medeni Kanununun 560 ilâ 571.maddelerinde düzenlemesi yapılan tenkis davasına konu olabileceği, oysa somut olayın gerçekleşme tarzı gözetildiğinde tenkis davasının unsurlarının bulunmadığı açıktır. Hal böyle olunca, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali – tescil ve tenkis davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalı şirketin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.’nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İlk yorum yapan siz olun