13. Hukuk Dairesi 2007/10964 E N. , 2008/308 K. N.
İCRA TAKİBİ
MENFİ TESPİT DAVASI
HUKUKİ YARAR
ÖZET
Henüz icra takibine başlanmadan önce de menfi tespit davası açilabilir. Davalı banka mahkemeye göndermiş olduğu yazıda kredi kartı üyelik sözleşmesinin kefili olan davacının borcu olduğunu bildirdiğine göre, davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.
İçtihat Metni:
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, 01.06.1999 tarihli kredi kartı sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, sözleşmede kart limiti ve kefalet limitinin olmadığını, asıl borçlu hakkında icra takibi yapıldığını, davalı banka tarafından şifahi olarak sözleşmeden doğan borcun ödenmesinin istendiğini, kendisinin kefil olması nedeniyle her zaman icra tehdidi altında olduğunu belirterek kredi sözleşmesiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıya dava tarihi itibariyle herhangi bir borç bildiriminde bulunulmadığını, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı aleyhine kredi sözleşmesinde kefil olması nedeniyle yasal bir yola başvurulmadığı, davacının dava açma hakkı doğmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava dışı Şükrü ile davalı banka arasında 01.06.1999 tarihli kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığı, davacının bu sözleşmeyi garantör sıfatı ile imzaladığı, davalının asıl borçlu aleyhine 21.08.2006 tarihinde kredi kartı üyelik sözleşmesinden doğan 3.572.50 YTL alacağın tahsili için icra takibi yaptığı, eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle banka alacağının asıl borçludan tahsil edilemediği dosya içeriği ile sabit olduğu gibi, bu husus mahkemenin de kabulündedir.
HUMK’da tespit davası konusunda açık bir düzenleme olmamakla birlikte, doktrinde ve uygulamada olumlu veya olumsuz tespit davası açılabileceği konusunda duraksama yoktur. Ne var ki, eda davasında olduğu gibi tespit davası açılmasında hukuki yararın olması, davacının dava açmasında korunmaya değer bir yararının olması dava şartıdır. Davacının hukuki durumunun güncel bir tehlike ile tehdit edilip, hukuki durumunun tereddüt içinde kalması ve açılacak dava ve verilecek karar ile bu tehdidin ortadan kalkmış olması halinde hukuki yararın mevcut olduğunun kabulü gerekir.
Davacı, davalının borç ve dava tehdidi altında bulunması nedeniyle henüz icra takibine başlamadan önce yapılması muhtemel bir icra takibine karşı menfi tespit davası açabilir. Böyle bir menfi tespit davası açılmasında korunmaya değer hukuki yararın varlığının kabulü gerekir. İİK’nın 72. maddesi gereği henüz bir icra takibi yapılmadan önce menfi tespit davası açılması mümkündür. Öte yandan, somut olayda davalı mahkemeye göndermiş olduğu 01.02.2007 tarihli yazıda kredi kartı üyelik sözleşmesi nedeniyle 01.02.2007 tarihi itibariyle davacının 4.902.98 YTL borcu olduğunu bildirmiştir. Bu durumda davacının bu davayı açmaktan hukuki yararı olduğunun kabulü ile işin esasının incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı lehine (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 16.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlk yorum yapan siz olun