HUKUKTA KAYNAKLAR VE YORUMLANMASI
- A) Hukukta Kaynaklar
1) Yazılı Kaynaklar
- a) Anayasa
Anayasa, bir devletin temel yapısını, niteliğini, yasama, yürütme ve yargı gibi ana unsurlarını ve bu unsurlar arasındaki ilişkileri ve vatandaşların sahip olduğu temel hak ve hürriyetleri düzenleyen genel nitelikteki hukuk kurallarıdır.
- b) Kanun
Herkese ve benzer olaylara uygulanabilecek genel, soyut, objektif ve süreklilik niteliklerine sahip olan yazılı hukuk kuralları kanun olarak karşımıza çıkmaktadır.
- c) Milletlerarası Antlaşmalar
Milletlerarası antlaşmalar, milletlerarası hukukun yetki verdiği kişiler arasında yapılan ve milletlerarası hukuka uygun şekilde hak ve yükümlülükler doğurmak, daha önce kurulmuş bir hukuki statüyü değiştirmek ya da ortadan kaldırmak amacına yönelik hukuki işlemlerdir.
- d) Kanun Hükmünde Kararnameler
Yasama organının verdiği yetkiye veya doğrudan doğruya anayasadan aldığı bir yetkiye dayanarak Bakanlar Kurulunca kabul edilen ve sonrasında yine yasama organının denetimine tabi olan ve normlar hiyerarşisinde kanun gücünde sayılan düzenleyici işlemlerdir.
- e) Tüzük
Tüzükler, kanunların uygulamasını göstermek veya kanunların emrettiği işleri belirtmek üzere; kanunlara aykırı olmamak ve Danıştay incelemesinden geçirilmek şartıyla Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılırlar.
- f) Yönetmelikler
Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri tarafından görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkarılan düzenlemelerdir.
2) Yazılı Olmayan Kaynaklar
Sürekli uygulama ve zorunluluk inancı unsurlarını taşıyan yazısız hukuk kuralları, örf ve adet kuralları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir davranış kalıbının, belirli bir toplum içinde veya bir meslek grubu arasında ya da belli bir bölgede uzun süredir benimsenerek, istikrarlı bir süreklilik içinde tekrarlanıyor olması sürekli uygulama, toplumda benimsenen ve sürekli uygulanan davranış kalıbının örf ve adet kuralı haline gelebilmesi için, ayrıca o davranış kalıbına uyulmasının o topluluk açısından bir zorunluluk olarak görülmesi ise zorunluluk inancı unsuru olarak yer almaktadır.
3) Yardımcı Kaynaklar
Bir hukuki uyuşmazlığın çözümünde hâkimin gerekli olması durumunda yazılı ve yazısız kaynaklardan sonra başvurduğu kaynaklardır.
- a) Doktrinler: Tartışmalı olan hukukî konularda hukuk bilim adamlarının ileri sürmüş oldukları, görüş, düşünce ve kanaatlerdir.
- b) İçtihatlar: Mahkemeler tarafından verilen kararlardan oluşan hukuk kurallarıdır.
Hâkimler olaya ilişkin bir karar verirken önlerindeki olaya benzer bir olay hakkında üst mahkemelerin daha öne vermiş oldukları kararı dikkate alarak karar verirler. Dikkate alınan bu üst mahkeme kararı, “içtihat” olarak karşımıza çıkmaktadır..
- B) Hukukta Kaynakların Yorumlanması
- Yorum Çeşitleri
- Yasama Yorumu: Yasama yorumunda kuralı koyan kanun koyucu, kendi iradesinin ne yolda olduğunu belirlemek suretiyle hukuk kuralının anlamını açıklığa kavuşturmaktadır. Yasama yorumu bütün mahkemeleri ve yürütme organını bağlar.
- Yargı Yorumu: Kanunun somut olaylara uygulanması sırasında mahkemeler tarafından yapılan yorumdur. Yargı yorumunun geçerliliği bu yorumu yapan mahkemenin önündeki somut olayla sınırlıdır.
- Bilimsel Yorum: Hukuk bilim adamları tarafından yapılan yorumdur. Belli bir somut olay ile bağlı olmaksızın soyut çözümlerle ilgili olan bu yorum, hiçbir şekilde bağlayıcı değildir.
- Yorum Metodları
- Lafzi Yorum Metodu: Bu metotda bir kanun maddesinin anlamı, bu maddenin kelimelerine, bu kelimelerin cümle içindeki yerlerine, maddenin sözdizimine, noktalama işaretlerine bakılarak tespit edilir. Dilbilgisi kuralları ve kelimelerin sözlük anlamı önemli bir rol oynar. Lafzi yorum metodunun ayırıcı özelliği, kanunun sözlerinden hareketle yorum yapması değil, kanunun sözleriyle bağlı kalınması ve onun dışına çıkılmamasını istemesi noktasında toplanmaktadır.
- Tarihi Yorum Metodu: Bu yorum metodunda kanun koyucunun kanunu koyarken izlediği amaç araştırılır ve bu amaçla kanunun hazırlık çalışmalarına yani komisyon ve parlamentoda yapılan görüşme ve tartışmalara, kanunun gerekçesine bakılmaktadır.
- Mantıki Yorum Metodu: Maddenin anlamı, maddenin içinde bulunduğu bağlama, diğer maddeler karşısındaki durumuna, kanunun sistematiği, planı içindeki konumuna bakılarak tespit edilir. Bu yorum metodunda kanunun kısım ve bölüm başlıklarıyla maddenin kenar başlıkları önemli bir rol oynar.
- Sistematik Yorum Metodu: Tek tek hukuk kurallarının anlamlandırılmasından ziyade, tüm hukuk kurallarının tutarlı bir bütün oluşturacak şekilde yorumlanmasını önerir. Hukuk kurallarını birbiriyle tutarlı hale getiren bağlantılar üzerinde durur. Bu metoda göre yorumlanacak bir normun anlamı, o norm ile ilgili bütün normlar göz önüne alınarak tespit edilmelidir.
- Kavramcı Yorum Metodu: Bu metoda göre, belirli bir hukuk normu yorumlanırken sosyal gerçeklikten veya somut gerçeklikten ziyade, hukuk normunun soyut içeriğinden hareket etmek gerekir. Bu yöntemin en büyük özelliği, hukukun yöneldiği sosyal amaçlara ilgisiz kalmak ve hukukta genelleştirme ve kavram yaratma işlemine önem vermektir.
- Menfaatler İçtihadı Metodu: Bu anlayışa göre her hukuk uyuşmazlığının arkasında menfaat çatışması vardır ve hakimin temel görevi, hukuk uyuşmazlığında söz konusu olan menfaatleri dengelemektir.
- Teolojik (Amaçsal, Fonksiyonel) Yorum Metodu: Kanunun metni ve hazırlık malzemesi yanı sıra kanunun amacı ve özellikle zamanın ihtiyaçları dikkate alınmalıdır. Bu metoda göre kanunlar uygulandığı zamanın ihtiyaçlarına göre yorumlanmalıdır.
- Yorumda Kullanılan Mantık Kuralları
- Kıyas: Kanunda belli bir fiili durum için konulmuş bulunan kuralın, o duruma benzeyen fakat hakkında bir hüküm bulunmayan başka bir duruma uygulanmasıdır.
- Aksi İle Kanıt (Mefhumu Muhalif): Bir hukuk kuralının belirli bir durumun özelliğini dikkate alarak düzenleme yaptığı alanlarda uygulama imkanı bulur. Eğer böyle bir düzenleme varsa, yani hukuk kuralı belirli bir durumun özelliğini dikkate alarak, o hukuki duruma belirli bir sonuç bağlamışsa, bu durumun dışında kalan bütün diğer durumlar, bu sonucun aksi hukuki sonuçlara tabi olurlar.
- Evleviyet (Öncelik) : Çoğun içinde azın da bulunacağı veya bütün için doğru olan şeyin parçalar için de doğru olacağı, daha önemli bir durum için kabul edilen bir hükmün daha az önemli bir durum için de uygulanması gerektiğini savunur.
- Hukukta Yorumun Uygulanması
Kanunda yer alan düzenlemeler soyut olduğundan bunların somut olaya uygulanması konusunda yorum yapma kaçınılmazdır. Her hukuk dalında yorum yapma serbest olmakla beraber bazı hususlarda sınırlamalar bulunmaktadır. Özel hukuk alanına baktığımızda burada hakimin yorum yetkisinin sınırları oldukça geniştir. Medeni Kanununun 1. maddesinin 2. fıkrasına baktığımızda ‘Kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hâkim, örf ve âdet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir.’ İbaresini görmekteyiz. Dolayısıyla, medeni hukuk alanında hakim önündeki somut olaya uygulanacak kanunda bir madde bulunmaması durumunda uyuşmazlığı kanun koyucu gibi davranarak çözecektir. Özel hukuk alanında yaptırımların tazminat, eski hale getirme gibi hususlarla sınırlı olması bu alanda kıyasın uygulanabilmesine olanak tanımıştır. Fakat kamu hukuku alanında ise hakimin yorum yetkisi daha sınırlıdır. İdare hukukunda disiplin hukukuna ilişkin hususlarda ve ceza hukukuna baktığımızda kanunilik ilkesi gereğince, kıyasın ve genişletici yorumun yasaklandığını görmekteyiz; TCK m. 2/f. 3 “ Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve cezayı içeren hükümler, kıyasa yol açacak şekilde geniş yorumlanamaz.” Kıyas yasağı hukuk devletinin bir gereğidir. Bu sayede kişiler hakimlerin ve yürütmenin keyfi uygulamalarından korunmakta ve hukuki güvenlik sağlanmaktadır.
Disiplin ve ceza hukukunda kıyasın uygun görünmemesine baktığımızda bu alanlarda ihlallere bağlanan yaptırımların nitelik olarak daha ağır olduklarını görmekteyiz. Örneğin özel hukukta tazminat yaptırımı varken, disiplin hukukunda kişi işini bir daha geri dönemsine olanak kalmaksızın yitirmekte, ceza hukukunda ise özgürlüğünü kaybedebilmektedir. Hatta ceza hukukunda miktarı düşük adli para cezası ile özel hukuktaki fahiş tazminatları karşılaştırdığımızda kişi açısından adli para cezasının daha ağır bir nitelikte olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle ceza ve disiplin hukukuna ilişkin düzenlemeler belirlilik ilkesine riayet edilerek düzenlenmeli, kıyastan ve kıyas altında genişletici yorumdan kaçınılmalıdır.
Disiplin ve ceza hukukunda kıyas yasak olmakla beraber usul hukuklarında kıyas kural olarak serbesttir. Hakim önüne gelen bir uyuşmazlıkta yargılamaya ilişkin kuralların olmadığı bahanesiyle uyuşmazlığı sürüncemede bırakamaz. Fakat 3 alanda kıyas yapılamaz. Bunlar; istisnai hükümlerde ( örneğin ceza hukukunda tanıklık zorunludur ve tanıklıktan çekilme istisnaidir. Tanıklıktan çekinme hakkına sahip olanlar kıyasen genişletilemez.), sınırlayıcı hükümlerde (örneğin tutukluluk özgürlüğü sınırlamaktadır ve bu nedenle tutukluluk sebepleri kıyasen genişletilemez), koruma tedbirleri (örneğin iletişimin dinlemesi koşulları ve süresi hususunda kıyas yapılamaz.)
İlk yorum yapan siz olun