İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İspat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer.

Özet

Hemen bütün bilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı iddiada ve savunmada bulunan tarafa düşer.Davacı, ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanmış bulunmasıdır.

Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha önceden götürme fırsatı bulamadığını ka-nıtlayamamıştır. Bu sebeple bu konudaki davanın reddine karar verilmesi gerekir.

Yargıtay YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E: 2002/4922 K: 2002/5896 T: 03.05.2002

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli Mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm nafaka, manevi tazminat, eşya alacağı ile küpe, saat ve yüzük yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

1 (…)

2- Yazılı delile aykırı tanık anlatımına itibar edilemez. Eşyalar yönünden tamamının kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

3-Küpe, saat ve yüzük yönünden davalı kocanın temyizine gelince:

Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını ispatla yükümlüdür (MK m. 6). Ancak iddialar karşılaştığında kimin ispat yükü altında bulunduğunun tespiti her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için gerek ismi gerek kazai içtihatlarda birtakım ölçülere yer verilmiştir.

a) Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer (Prof. Baki KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü. 1968, s.372; Prof. İlhan POSTACIOĞLU, Medeni Yargılama Usulü, 1970, s.464; Prof.Necip BİLGE, Hukuk Yargılamaları Usulü, 1967, s.449; Prof.Sabri Şakir ANSAY, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1957, s.248-249; Prof.Saim ÜSTÜNDAĞ, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1973. s.378; HGK’nun 19.7.1967 gün ve 239-340 sayılı. 7.6.1974 gün ve 1972/84 sayılı kararlan; Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 6.6.1983 gün ve 4936-5076 sayılı karan).

b)    İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir (Prof.Saim ÜSTÜNDAĞ, age, 1973 s.397).

c)    İspat yükü daha kolay başarana düşer (Prof.Saim ÜSTÜNDAĞ, age, Federal Mahkeme Kararma atfen).

Davacı ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalı tarafın zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer.

Diğer taraftan söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nevi’dendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkündür.

Davacı dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.

Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığım, daha önce de götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Buna rağmen Yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın 2. bentte gösterilen sebeple davacı kadın lehine, 3. bentte gösterilen sebeple de davalı koca lehine BOZULMASINA, tarafların sair temyiz itirazlarının 1.bentte gösterilen sebeple reddi ile hükmün bozma dışında kalan ve temyize konu diğer bölümlerinin ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 03.05.2002.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir