İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İTİRAZIN İPTALİ TÜKETİCİ KREDİSİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NİN GÖREVİ

13. Hukuk Dairesi 2011/13698 E., 2012/3596 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın Dairemizin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, davalıya 13.04.2010 tarihli tüketici kredisi sözleşmesine istinaden 2.192,08 TL kredi kullandığını, ancak borcunu ödememesi üzerine 18.08.2010 tarihinde hesabı kat ederek ihtarname gönderdiklerini, verilen süre içerisinde borcun yine ödenmemesi üzerine davalı aleyhine ilamsız icra takibi yaptıklarını ancak davalının haksız yere itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, vaki itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, görev yönünden ve esastan davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Her ne kadar mahkemece, davacı banka ile davalı arasında imzalanan 13.04.2010 tarihli tüketici kredi sözleşmesinde davalı borçlunun imzasının bulunmasına rağmen davacının imzasının bulunmadığı, bu halde davacının yaptığı sözleşmenin hukuki ve geçerli olmadığı, alacak davası niteliğine haiz olduğu ve genel mahkemelerde bakılması gerektiği gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiş ise de; 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasa’nın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Yani tüketici mahkemesinin görevi belirlenirken tarafların sıfatına bakılması gerekmektedir. Ayrıca tüketici mahkemelerinin sadece geçerli sözleşmelerde görevli olduğuna ilişkin yasada da bir hüküm yoktur. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

4077 sayılı Yasa’nın 23. maddesinde bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. 4077 sayılı Yasa’nın 30. maddesi delaletiyle tüketici mahkemeleri gerektiğinde genel hükümleri uygulamak suretiyle de uyuşmazlığı çözmek zorundadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevlidir. O halde mahkemece, işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 22.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir