YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS: 2013/665
KARAR: 2014/289
Taraflar arasındaki ” Kamulaştırmasız el atma “ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sincan 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 03.05.2012 gün, 2011/247 E – 2012/205 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 15.11.2012 gün, 2012/15040 E. – 22769 K sayılı bozma ilamı ile;
(…Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın 1995 yılında kesinleşen 1/1000 ölçekli İmar Planı kapsamında “Kreş Alanında” kaldığı ve fiilen el atılmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun benzer konudaki 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetilerek; imar planında “Kreş Alanı” olarak ayrılan taşınmaza fiilen el atılmamış olsa dahi 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinin amir hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde sorumlu idarece ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekmektedir.
Taşınmaz 1/1000 ölçekli İmar Planı kapsamında “Kreş Alanı” olarak ayrıldığı, herhangi bir kurumun tahsis talebinin de bulunmadığı gözetilerek; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7.maddesi ve İl Özel İdare Kanununun 6. maddesi gereğince; husumetin Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltilmesi gerekir.
Açıklanan nedenle; Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dâhil edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili; 46069 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar planında kreş alanı olarak ayrılması ve tapu kaydı üzerine kamulaştırılacak şerhi konulması nedeniyle davacının mülkiyet hakkının kısıtlandığını ileri sürerek kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat isteğinde bulunmuştur.
Davalı İl Özel İdaresi vekili; davanın husumet ve esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce 11.06.2013 günlü Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 24.05.2013 günlü ve 6487 sayılı “Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 21. maddesi ile değişen 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun geçici 6’ncı maddesinin eldeki davaya etkisinin ne olacağı; buradan varılacak sonuca göre de, davaya adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi bakılması gerektiği hususu ön sorun olarak görüşülmüştür.
Bilindiği üzere, 24.05.2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi:
“Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir.”
Hükmünü içermektedir.
İdari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planıyla umumi hizmetlere ayrılan yerlerde kişilerin taşınmaz malları üzerindeki haklarına, imar planıyla bir takım kısıtlamalar getirilmekte olup, kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen idare, maliklerin taşınmaz üzerindeki tasarruf haklarını belirsiz bir süre için kullanılamaz hale getirmektedir. Bu durumda açılacak tazminat davalarının 24.05.2013 tarihli 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6. maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi uyarınca, idari yargıda bakılması gerekir. Nitekim YHGK’nun 30.10.2013 gün ve 2013/5-603 E., 2013/1503 K. sayılı ilamında da aynı ilke benimsenmiştir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; davacının kayden paydaşı olduğu 46069 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar planında kreş alanı olarak ayrıldığı, yürürlükte olan imar planına göre taşınmazın, özel mülkiyete konu olacak şekilde kullanılamayacağı, davacı tasarrufu kısıtlandığından bu haliyle dava konusu taşınmaz hakkında idarenin fiili bir elatması bulunmasa da, imar kısıtlamasına dayalı hukuki elatması bulunmaktadır.
Az yukarda belirtildiği üzere, bu tür iddialara karşı açılacak davalarda, 2942 sayılı Kanun’un Geçici 6. maddesinin onuncu fıkrası hükmü gereğince idari yargı görevli olduğundan direnme kararının yargı yeri bakımından ve belirtilen bu değişik gerekçeler ile bozulması gerekmiş, bozma nedenine göre işin esasına yönelik inceleme yapılmamıştır.
S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden, direnme kararının bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlk yorum yapan siz olun