YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS: 2013/5-1731
KARAR: 2014/629
Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; …1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın reddine dair verilen 16.05.2012 gün ve 2012/33 E.-2012/204 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesi’nin 14.11.2012 gün ve 2012/14948 E.-2012/22564 K. sayılı bozma ilamı ile;
(…Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; idari yargının görevli olduğundan bahisle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmazın 1991 yılında, 1/1000 ölçekli imar planında okul alanı olarak ayrıldığı, ancak, o tarihten sonra, dava konusu taşınmazın, amacına uygun olarak imar programlarına alınmadığı ve sorumlu idare tarafından kamulaştırılmayarak, mal sahiplerinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığı anlaşılmıştır.
Öte yandan; 1991 yılından beri okul alanı olarak ayrılmış bulunan dava konusu taşınmaz üzerinde, davacıların ileriye yönelik, inşaat yapma gibi kişisel tasarruflarda bulunma, rayiç değer üzerinden satma, kiralama, yararlı değişiklikler yapma gibi mülkiyet hakkının sahibine verdiği yetkileri kullanma hakkı kısıtlanarak Anayasanın 35.maddesi ile güvence altına alınan bu hakkın, kamu menfaatleri ile bireysel haklar arasındaki adil dengenin bozulmasına yol açacak şekilde kullanılmaz duruma getirildiği ve kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1-6 sayılı kararı ile HGK. nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetilerek, taşınmazın aynına ilişkin davaya bakmanın Adli Yargının görevi dahilinde olduğu kabul edilip, işin esasına girilerek sorumlu idare de belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu dosyaya ilişkin Uyuşmazlık Mahkemesi kararı bulunmadığı halde, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, İmar uygulama planına göre kamu hizmetine tahsis edilen taşınmaz malın bu durumu nedeniyle kullanım hakkının kısıtlanmasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili; 925 ada 1 nolu parselin imar planında okul alanı olarak ayrılması ve 5 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen kamulaştırmanın yapılmaması nedeniyle müvekkilinin mülkiyet hakkının kısıtlandığını ileri sürerek kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili; davanın çözümünde idari yargının görevli olduğunu bildirip davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; HMK. nun 114/b ve 115/2.maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; imar kısıtlamasından kaynaklanan, hukuki elatma iddiasına dayalı davaya adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi bakılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, 24.05.2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6.maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi:
“Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir.”
Hükmünü içermektedir.
İdari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planıyla umumi hizmetlere ayrılan yerlerde kişilerin taşınmaz malları üzerindeki haklarına, imar planıyla bir takım kısıtlamalar getirilmekte olup, kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen idare, maliklerin taşınmaz üzerindeki tasarruf haklarını belirsiz bir süre için kullanılamaz hale getirmektedir. Bu durumda açılacak tazminat davalarının 24.05.2013 tarihli 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6.maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi uyarınca, idari yargıda bakılması gerekir (Nitekim YHGK’nun 30.10.2013 gün ve 2013/5-603 E., 2013/1503 K. sayılı ilamında da aynı ilke benimsenmiştir.).
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; davacının kayden paydaşı olduğu 925 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar planında okul alanı olarak ayrıldığı, yürürlükte olan imar planına göre taşınmazın, özel mülkiyete konu olacak şekilde kullanılamayacağı, davacı tasarrufu kısıtlandığından bu haliyle dava konusu taşınmaz hakkında idarenin fiili bir elatması bulunmasa da, imar kısıtlamasına dayalı hukuki elatması bulunmaktadır.
Az yukarda belirtildiği üzere, bu tür iddialara karşı açılacak davalarda, 2942 sayılı Kanun’un Geçici 6.maddesinin onuncu fıkrası hükmü gereğince idari yargı görevli olduğundan, Yerel Mahkemenin direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca benimsenmiştir.
Yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce, uyuşmazlıkta adli yargının görevli olduğu, direnme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca, usul ve yasaya uygun olduğu benimsenen direnme kararının onanması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, eksik kalan 0.90 TL. ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygul
anmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.05.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
İlk yorum yapan siz olun