İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kıbrıs Yüksek Mahkemesinin Kararı Örnek Olmalıdır

Kıbrıs’ta şirket adına düzenlenmiş çek hakkında yasal temsilcisine ceza uygulamasına imkan olmadığına dair yüksek mahkemenin vermiş olduğu karar hem doğru hemde Türk ceza sistemine örnek olacak niteliktedir.

Tüzel kişi adına keşide edilen bir çek şirket müdürü tarafından keşide edilmiş olabilir. Şirketlerin aktif ve pasif yapısı, mali yapıları ve vergi usül kanunun getirdiği hukuki sorumlulukları nedeni ile satışların, tahsilatların ve ödemelerin resmi yapılması gerekir. Şirket borcuna karşılık resmi keşide edilmiş olan vadeli bir çekin karşılığının bulunmasıda vergi ziyanına sebebiyet vermemek adına bu hesaplar üzerinden resmi olarak gerçekleşmek zorundadır. Çekler;

-Tahsilat makbuzları ile resmiyet kazanan kasa hesabından banka hesabına nakit aktarımı yapılarak,

-Şirketin banka hesabına gelen resmi havalelerin birikimi ile,

-Şirketin kredili hesaplarından kredi kullanılarak,

-Yada ortakların şirkete (ödenmiş sermayeye orantılı olarak) borç vermesi ile ödenebilir.

Şirket çekinin karşılığının süresinde banka hesabında bulunmaması, yukarıda sayılan ödeme şekillerinin aksaması nedeni ile doğmak zorundadır. Farklı nedenler İİKya göre suç oluşturabilir. Ödeme süreci nasıl resmi devam etmek zorunda ise, çekin karşılıksız kalması sürecide aynı resmiyette ama farklı bir süreçte devam etmek zorundadır. İcra ve iflas kanunu hükümleri bu sürecin devam şeklini ve borcun alacaklı tarafından nasıl tahsil edileceğinide açıkça belirtmiştir. Bu noktada çeki keşide eden şirket yöneticisi şahsen borçtan sorumlu olmamakla birlikte şirket aktif ve pasiflerini gerçeğe uygun bir şekilde yönetmeye ve istenildiğinde bu bilgileri doğru şekilde paylaşmaya sorumludur. Bu noktada tüzel kişi adına keşide edilmiş çeklerde İcra ve iflas kanununda belirtilen yollar çerçevesinde, şirket varlıkları üzerinde tasarruf yapılarak alacaklı çek bedeli alacağını tahsil etme hakkına sahiptir. Borçlu şirkettir ve bu durum kişsel kefalet olmadığı sürecede şirket adına devam eder. Süreç şirketin iflasının istenmesi ile sonuçlanır.

Resmi ödeme araçlarından biri olan çek, tüzel kişi adına keşide edildiği taktirde sadece adına çek keşide edilen tüzel kişiliği borç sorumluluğu altına almaktadır. Yönetici icra ve iflas kanunu hükümlerince farklı sorumluluklara sahip olabilir. Ama şahsen borçlanmasını ve ceza almasını gerektirecek bir durum söz konusu değildir. Zaten olamazda. Çünkü resmi olmayan kaynaklardan çekler şahsen ödendiğinde kayıt dışı bir paranın aktarımı söz konusudur. Bu para kara para bile olabilir.

Tüm bu resmiyet ve kayıt içi işlemler yumağında karşılıksız çekten verilen adli para cezaları nasıl ödenecektir ? Şirket yöneticisi şahsen alacaklı ile gayriresmi anlaşmak zorundamıdır ? Yada resmi olarak nereden para bulup devlete ödeyecektir? Bu işlemler hangi kayıt altında devam etmektedir ? Kayıt dışına çıkılan bu durumda maliye ödenen adli para cezalarının kaynağını araştırma gereği duymamaktadır. Çünkü özel bir ilişkiden doğan alacağın tarafı devlet olmuş ve alacaklı konumuna geçmiştir. Resmi bir evrak olan çekte adli para cezası uygulandığında gayriresmi bir ödeme devlete nasıl yapılacaktır? Kaynağı nedir ? Araştırılmasına gerek duyulmamaktadır.

5941 sayılı kanun sanığa taahhüt hakkı getirmiştir. Tüzel kişiliğin borcu nedeni ile keşide edilmiş bir çek hakkında açılmış olan bir davayı şirket yöneticisi taahhüt hakkını kullanarak durdurabilmiştir. Bu noktada sanık şahsen borç altına girmişmidir ? Hayır. Taahhütün muhabı kimdir ? Devletmi şikayetçimi ? Şikayetçi ise bu durumda hangi resmi kanadan bu borç şikayetçiye ödenecektir ? Hacizli şirketin blokeli banka hesaplarımı kullanılacaktır ? İcra dosyasımı esas alınacaktır ? İcra dosyası açılmamışsa borç yada yasal faiz nasıl hesaplanacaktır ? Borçlu halen şirket ise sanık nasıl taahhütle borç ödemek zorundadır ? Bu durum nasıl açıklanabilir ? Taahhüt ödemesinde yasal faiz oranından bahsedilmektedir. Farzedinki dosyada adı geçen sanık, şirket borcunu yakınlarından borç alarak yasal faizi ile birlikte şikayetçiye ödedi. Bu durumda tahsil edilen faizlerin vergisi nasıl tahsil edilecektir? Şirket adına yapılan bu ödeme nasıl resmiyet kazanacaktır ? Ödenen faizleri şirket zararına nasıl yazacaktır ? Gayriresmi bir ödeme yapmaya zorlanan sanık bu durumda yapılan ödeme ile resmi borçlu şirketi nasıl ilişkilendirecektir ? Ceza şahsi ise şirket borcu nasıl şahsi bir cezaya dönüşebilir ? Bu durum resmi şirket kayıtlarına nasıl yansıyacaktır ? Şirket yöneticisi şirket adına keşide edilmiş bir çekte İİKya göre şahsen borçlu değilse, çek borcundan dolayı şahsına hapis cezası nasıl uygulanabilir ? Borçtan dolayı hapis cezası hukuk normlarına uygunmudur ?

Kıbrıs yüksek mahkemesi gerçekten saygı duyulacak bir karara imza atmıştır. Örnek bir karar olarak detaylı incelenmesi gerekir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir