OYAK Kanununun subay ve astsubayları zorunlu daimi üye kabul eden hükmü Anayasaya aykırı değildir.
Davacı 15 MART 1989 günü kayda geçen yenileme dilekçe siyle; hiçbir taahhüdü, olumlu beyanı ve rızası olmadığı halde iradesi dışında zorunlu daimi üyesi olduğu OYAK üyeliğinin sona erdirilmesi ve aylığından kurum aidatının kesilmemesi isteğiyle bağlı bulunduğu üst amirine 31 EKİM 1988 tarihli dilekçesiyle başvuruda bulunduğunu, OYAK Genel Müdürlüğünün 14 KASIM 1988 günlü yazılarıyla, kurum üyeliğinin, ancak Türk Silahlı Kuvvetlerin.deki görevinden ayrılması halinde sona erebileceği belirtilmek suretiyle red cevabı verildiğini, kurumun üyelerine sosyal yardım amacını bırakarak holdingleşmeye yöneldiğini, üye aidatlarıyla oluşan birikimin çok verimsiz olarak, hatta zararına işletilmesi sonucu çok az ve hemen hemen hiç denebilecek düzeyde hizmet sunabildiğini, bu sebeplerle kurum üyeliğinden ayrılması yolundaki başvurusunun reddine dair işlemin, kendisinin taraf olduğu bir sözleşme ve muvafakati olmadığından mevcut Anayasamıza, hukuk sistemimize ve T.C.nin kabullendiği anlaşmalara aykırı olduğunu iddia ederek iptalini istemiştir.
Davalılardan Milli Savunma Bakanlığınca, iptali istenen işlemin Ordu Yardımlaşma Kurumu Genel Müdürlüğünce tesis edildiği nedeniyle Bakanlıklarının hasım mevkiinden çıkarılması gerektiği ve ayrıca davada süre aşımı bulunduğu ileri sürülmüş ise de; Kurum aidatlarının Türk Silahlı Kuvvetleri personeli kadrolarında görevli olanlar için mensup oldukları kurumca kesilmesi ve davacının isteminin aylığından kurum aidatının kesilmemesi hususunu da kapsaması, öte yandan davacının 15 MART 1989 tarihli yenileme dilekçesinden ,önce 11 OCAK 1989 tarihli reddedilen dilekçesiyle davasını açmış olması karşısında bu savunmaya itibar edilmemiştir.
205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanununun l nci maddesinde “Milli Savunma Bakanlığına bağlı olmak ve Türk silahlı Kuvvetleri mensuplarına bu kanunda yazılı sosyal yardımları sağlamak ve merkezi Ankara’da bulunmak üzere (Ordu Yardımlaşma Kurumu) teşkil edilmiştir…”, 17/a maddesinde “…Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında görevli bilumum muvazzaf subay, askeri memur ve astsubaylar, Kurumun daimi üyeleridir…” denmektedir. Kurumun gelirleri başlıklı 18 nci maddenin (a) bendinde muvazzaf subay ve astsubayların maaşları tutarından kurum için her ay %10 kesileceği, 31 nci maddede aidatın, ma.aş ve ücretlerin ödenmesi sırasında tahakkuk memurlarınca istihkak bordrolarında gösterilmek suretiyle tahakkuk ettirmeyen, vermeyen ve kuruma göndermeyenlerden, bu aidatın %20 gecikme faizi ile birlikte Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Kanununa göre tahsil olunarak kuruma verileceği belirtilmektedir. Kurum üyeliği 21 nci maddeye göre görevli olunan kuruluşlardan herhangi bir sebeple ayrılmakla sona ermektedir. Hal böyle olunca muvazzaf subay olan davacının Ordu Yardımlaşma Kurumu ile ilgilendirilmesi, aylığından kurum aidatının kesilmesi ve T.S.K.Personeli sıfatının devam ettiği sürece kurum üyeliğinin de sürdürülmesi zorunluluğu vardır. Zira Anayasanın 8 nci maddesinde yürütme, yetki olduğu gibi görev olarak nitelendirilmiştir.
Karımların uygulanmasının, yürütmenin görevi olduğu kuşkusuzdur. Nitekim 205 sayılı Kanunun 31/3 maddesinde dava konusuna ilişkin olarak uygulamayı sağlamaya yönelik müeyyideye yer verilmiştir. Sonuç olarak açık yasa hükmü gereği, davacının OYAK üyesi sayılması ve bunun sonucu aylığından aidat kesilmesi ve muvazzaf subay statüsünün devamı nca bu uygulamanın sürdürülmesi işlemlerinin hukuka aykırılığından söz edilemez.
Öte yandan dava dilekçesinde 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanununun hangi maddesinin, Anayasa’nın hangi maddesine veya maddelerine aykırı olduğuna dair bir açıklık bulunmamakta ise de; davacının dava dilekçesinde kullandığı ibareler ve ileri sürdüğü hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dolaylı bir şekilde anayasaya aykırılık iddiasının söz konusu olabileceği düşünülerek, bu yönden de inceleme yapılmasına gerek görülmüştür. Ne varki bunun için önce Ordu Yardımlaşma Kurumunun hukuki yapısı ve üyeleri ile olan ilişkisinin niteliğini açıklığa kavuşturmak zorunludur.
OYAK 3 OCAK 1961 tarih ve 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu ile Sosyal Devlet kavramının bir gereği olarak Türk Hukuk alanında oluşup doğmuş ve işlevine başlamıştır. 205 sayılı Kanunun l nci maddesi hükmünde, OYAK’in Milli Savunma Bakanlığına bağlı olmak ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına Kanunda yazılı sosyal yardımları sağlamak maksadıyla kurulduğu, hususi hukuk hükümlerine tabi, mali ve idari bakımından özerk tüzel kişiliğe haiz bir kuruluş olduğu belirtilmektedir. OYAK’ın kuruluş nedenini Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının sosyal yardım gereksinimi oluşturmuştur. Nitekim 205 sayılı Kanunun gerekçesinde aynen “Halen ordu mensupları da diğer devlet memurları gibi Emekli Sandığı’ Kanunundan yararlanmaktadır. Emeklilik, maluliyet ve ölüm hallerinde kendilerine veya yakınlarına bir maaş bağlanmakta ve bundan başka yirmibeş seneden fazla hizmeti olanlar ikramiyeye hak kazanmaktadırlar. Bu yardımların ehemmiyeti inkar edilmemekle beraber, büyük bir kitle teşkil eden ordu mensuplarının karşılıklı ve mecburi bir yardım ve dayanışma sonucunda istikballerini daha iyi bir şekilde teminat altına almaları mümkün görülmektedir. Filhakika, uzun hizmet yılları sonunda T.C. Emekli Sandığından alınan maaş ve ikramiye ile ancak mütevazi geçim şartları sağlanmakta, küçük bir ev sahibi olmak hususunda müşküllerle karşılaşılmaktadır. Ordu mensuplarının vazifeleri icabı, mütemadi faaliyet ve hareket halinde bulundukları ve binnetice birçok nakil ve muhit değiştirme külfetine maruz kaldıkları için devamlı bir yuva kuramadıkları gibi, istikballerini emniyet altına alacak derecede tasarruf yapmaya da imkan bulamamaktadırlar, iktisadi hayatın gün geçtikçe inkişaf ettiği memleketimizde ordu mensupları herhangi bir sebep tahtında vazifeden ayrıldıkları takdirde, bu günkü mevzuat muvacehesinde kendilerine sağlanan yardımlarla kendi içtimai seviyelerine uygun bir hayat seviyesi temin edememektedirler. Ordu mensuplarının istedikleri zaman ordudan ayrılmak imkanına sahip bulunmadıkları nazarı itibara alınacak olursa, bu meslek mensuplarının istikballerini tahtı temine almak hususunda diğer devlet personeline nisbetle namüsait şartlar altında bulundukları kendiliğinden anlaşılır. Halbuki yabancı memleketlerde askerlik mesleğinin cemiyetin hususi alakası ve itinasını üzerine çekmiş bulunduğu ve binnetice bu meslek mensuplarının hayat ve maişetlerinin cazip bir şekilde temin edildiği hususa malum olan bir hakikattir. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri’de Ordu mensupları, mesleklerinin hususiyetlerini nazari itibara alınarak diğer sivil personele nisbetle ayrı bir emeklilik statüsüne tabi tutulmuşlardır. Mutlak bir feragati nefis içinde çalışan ordu mensuplarının milletimizi takdir ve şükranlarına mazhar olduğu muhakkak olmakla beraber,T.C. Emekli Sandığının yardımlarını tamamlayıcı bir şekilde ve ordu mensuplarının kendi işlerinin ve kendi mali imkanları ile bir dayanışma sureti ile istikbal endişesinden kurtularak maddi ve manevi huzura kavuşmalarım temin maksadıyla Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanun Tasarısı hazırlanmış bulunmaktadır. Bu tasarıyla ordu mensupları bir nevi mecburi tasarruf ve sigortaya tabi olacaklar ve maaşlarından her ay muayyen bir prim kesilmesine mukabil ölüm, emekliye ayrılma ve maluliyet hallerinde yardıma kavuşmaları mümkün olacaktır. Ordu mensuplarının Kuruma iştirakleri hususunun mecburiyet altına alınması neticesinde, ordu mensupları tasarruf fikrine alıştırılacak ve bu sayede tasarrufun bahşettiği nimetlerden istifade olacaktır. Kurumun devlete bir külfet tahmil etmemesi ve kendi mali imkanlarıyla üyelerine yardım sağlaması düşüncesi ile ordu mensuplarının Kuruma iştirakleri mecburi tutulmuştur. Ordu Yardımlaşma Kurumu bilhassa şu bakımdan T.C. Emekli Sandığının yardımlarını tamamlamaktadır, l) Emekli Yardım Sandığı, Kanun mucibince toptan ödeme ve ikramiye halleri müstesna, iştirakçilere bir aylık bağlamaktadır. Halbuki Ordu Yardımlaşma Kurumu, üyelerine hizmet yıllarına göre toplu bir meblağ verecektir. 2) T.C. Emekli Sandığı, Kanunu mucibince ancak asgari 15 senelik hizmeti olan adi malûllere aylık bağladığı halde Ordu Yardımlaşma Kurumu onbeş seneden önce malûl olanlara ve ölenlere de yardımda bulunacaktır. 3) Kurumun mevcutlarının işletilmesinde ordu mensuplarının sosyal ihtiyaçları göz önünde bulundurulacak ve bu cümleden olmak üzere: a) Kurumun daimi üyelerine mesken inşaatı için gayri menkul ipoteği karşılığında (20) seneye kadar vadeli ve faizli krediler açacak, b) Veya Kurumun daimi üyelerine veya. bunların kuracakları kooperatiflere ait arsalar üzerinde meskenler inşaa etmeye ve bunları peşin ve ipotek karşılığında (20) seneye kadar vade ve faizli taksitle kendilerine satacak, c) Veya daimi üyeleri mesken sahibi yapmak maksadıyla, arsa satın almaya ve bu arsalar üzerinde meskenler inşaa etmeye veya bu maksatla mubayaa edeceği gayri menkulleri peşin veya ipotek karşılığında (20) seneye kadar vade ve faizli taksitlerle kendilerine satacak, d) Ordu Pazarları, Ordu Evleri, Ordu Gazinoları, Ordu Talebe Yurtlan ve bu gibi Kurumun daimi üyelerinin her türlü sosyal ihtiyaçlarım karşılamak üzere gerekli teşebbüslerde bulunacak, e) Lüzum hasıl olursa, özel okullar açmaya ve daimi üyelerinin tahsil çağındaki çocuklarının da tahsillerinin temini için yurt dışı tahsil ve staj bursları verecek, f) Daimi üyelere borç para verecek ve daha bunlara mümasil her türlü toplu yardımlaşma imkanlarına en geniş surette sahip olacaktır.” denilmiş olması; OYAK’ın ticari kazanç düşüncesinin tamamen dışında Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sosyal yardım amacıyla kurulduğunu ve daimi üyelerine T.C. Emekli Sandığı yardımlarının yanında ek bazı sosyal yardımlar sağlamak amacının güdüldüğünü belirlemektedir.
Anayasanın “Cumhuriyetin Nitelikleri” başlığını taşıyan 2 nci maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin bir “sosyal hukuk devleti” olduğu açıkça belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 18.2.1985 gün ve E. 1984/9. K.1985/4 sayı h kararında (Resmi Gazete 26.6.1985 gün, 18793 sayılı) Sosyal Hukuk Devleti “İnsan hak ve hürriyetlerine saygı gösteren, ferdin huzurunu gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ile toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli sağlayan, çalışanların insanca yaşamasını ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadi ve mali tedbirleri alarak, çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve milli gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirler alan, adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı, kararlılık içinde ve gerçekçi özgürlük rejimini uygulayan devlettir.” şeklinde tanımlanmıştır. Anayasanın 60 ncı maddesinde de herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ve Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilat kuracağı hükmü yer almıştır. O halde sosyal güvenliği sağlamak için gerekli tedbirleri almak ve teşkilatı kurmak Devletin görevleri arasında yer almaktadır. İşte bu amaçla ülkemizde çeşitli tarihlerde Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, BağKur gibi sosyal güvenlik kuruluşları oluşturulmuş, ancak sosyal güvenlik alanında yeterli tatminin sağlanamaması nedeniyle ek sosyal güvenlik Kurumlarının oluşturulması düşünülmüş, bunlardan MEYAK ve İ YAK hayatiyete geçirilememiş, sadece OYAK hayatiyete kavuşabilmiştir.
Kanun koyucu OYAK’in kurulmasını sağlarken Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına bir ticari kazanç sağlamak düşüncesiyle hareket etmemiş, aksine Devletin Anayasa gereğince yapmakla yükümlü olupta tam yapamadığı sosyal yardımı, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının akçalı katkısıyla kurulacak sosyal yardım kurumu vasıtasıyla gerçekleştirmek noktasından hareket etmiştir.
OYAK’ı n bir ek sosyal güvenlik kurumu olduğu öğretide de kabul edilmiştir. (Prof.Ali BOZER, Türk Hukukunda Sosyal Sigortalara Genel Bir Bakış, Ankara 1963 Shf.9697: Prof.Kenan TUNÇOMAG, Sosyal Güvenlik Kavramı ve Sosyal Sigortalar, İstanbul 1982 Shf. 6263: Prof. Sait DILIK, İktisat Dergisi Yıl:2, Sayı:4, MAYIS 1989 Shf.76). İdare hukukçusu Lütfü DUR AN’da OYAK’ı “Sosyal Kamu Kurumu” olarak nitelemekte ve OYAK’in kendine özgü bazı özelliklerinin bulunduğunu belirtmektedir. (İdare Hukuku Ders Notları, İstanbul 1982 Shf. 213).
Uygulamada da OYAK’in sosyal yardım kurumu, şeklinde tanımlandığını görmekteyiz. Yargıtay içtihadı birleştirme Hukuk Genel Kurulunun, 205 sayılı Kanunun 25 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca yapılacak ölüm yardımının kimlere ödeneceği konusundaki çelişik içtihatları birleştiren 16.2.1988 tarih ve E.1968/3, K. 1988/3 sayılı kararında; Ordu Yardımlaşma Kurumunun özel ve zorunlu bir sosyal yardım kurumu olduğu, yasada öngörülen asker kişilerin kurumun daimi üyesi oldukları ve aylıklarından belli bir oranda kesinti yapılmasının zorunlu kılındığı belirtilmektedir.
Sosyal yardım amaçlı bir kuruluş olduğunda kuşku bulunmayan OYAK’ın hukuki karakterine gelince; kurum kanunla kurulmuş olup bu yapısıyla Anayasanın “kamu tüzel kişiliği ancak Kanunla ve Kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur” hükmünü taşıyan 123/3 ncü maddesi kapsamınca düşünülmeye elverişli bulunması, sosyal yardım amacına yönelik hizmetlerinin kamu hizmeti niteliğinde tezahür etmesi, üyelerin iştirakinin zorunlu hale getirilmiş olması, üye aidatlarının Devlet memuru olan tahakkuk memurlarınca re’sen tahsiline imkan tanınması, kurum aidatının tahakkuk ettirilmemesi halinde Amme alacaklarının Tahsili Usulü Kanununa göre cebren tahsilinin öngörülmesi, Kurumun mallarıyla gelir ve alacaklarına devlet malları hak ve hasiyetinin kazandırılmış olması, kurumlar vergisi, gider vergisi ve damga vergisinden muaf tutulması (205 S.K. Md.35), üçüncü şahıslarla olan ilişkilerinde özel hukuk hükümlerine bağlılığın, kurumun özel hukuk tüzel kişiliği anlamına da gelmeyeceği hususları topluca değerlendirildiğinde, OYAK’ın belli özellikleri bulunan bir Kamu Kurumu olarak nitelendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Uyuşmazlık Mahkemesinin 6.3.1978 gün ve E.1978/2, K.1978/8 sayılı kararında “…Bundan başka Ordu Yardımlaşma Kurumu, Anayasanın 48 nci maddesinde belirtilen devletin ödevi olarak, yasa ile kurulmuş bir sosyal yardım teşkilatıdır ve Anayasanın 112 nci maddesinde belirtilen bir kamu tüzel kişiliğidir. 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Yasasının l nci maddesinde (Milli Savunma Bakanlığına bağlı olma.k ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına bu kanunda yazılı sosyal yardımları sağlamak ve merkezi Ankara’da bulunmak üzere Ordu Yardımlaşma Kurumu teşkil edilmiştir. Bu Kurum bu Kanun ile hususi hukuk hükümlerine tabi olup, mali ve idari bakımdan muhtar ve hükmî şahsiyeti haizdir.) kuralları yer almaktadır. Kanun koyucunun Ordu Yardımlaşma Kurumunu Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ticari kazanç temini mülahazasının tamamen dışında, sosyal yardım örgütü olarak kurduğu ve Kurumun bu amaçla çalıştığı ortadadır.
Kurumun Kanunun l nci maddesindeki özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğu yolundaki kayıt ancak, kurumun üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde söz konusu edilebilir.
Ordu Yardımlaşma Kurumunun, kamu kurumu olarak kamu hizmetlerine ilişkin işlemlerinin denetimi idari yargıya aittir. Ordu Yardımlaşma Kurumunun Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sağlayacağı sosyal yardıma ilişkin işlemleri askeri hizmetle birlikte yürüyen ve ona bitişik idari nitelikteki işlemdir…” denilmekte (Anayasa maddeleri 1961 Anayasasına aittir.) ve OYAK’ın Kamu Kurumu olduğu açıkça vurgulanmaktadır.
Yargı kararıyla öğretide kabul edilen ölçülere göre Ordu Yardımlaşma Kurumunun belirlenen sosyal yardım Kamu Kuruluşu niteliği, üyeleri ile olan ilişkisinin hukuki mahiyetini de ortaya koymaktadır. Statü Hukuku çerçevesinde oluşan bu ilişkinin özel hukuk ilke ve esaslarıyla açıklanıp yürütülemeyeceği, Borçlar Kanununun l nci ve 19 ncu maddelerinde yer alan akit serbestisinin bu konuda uygulama yeri bulunmadığı da kendiliğinden aydınlığa kavuşmaktadır. Bu itibarla davacının, rızası olmadığı halde OYAK’ın zorunlu üyesi kabul edilmesinin Anayasaya ve iç hukuk sistemimize aykırı olduğu yolundaki iddiası ciddi görülmemiştir. Keza OYAK zorunlu üyeliğinin Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalara aykırı olduğu iddiası da dayanaksız bulunmaktadır. Şöyleki; siyasi alanda olduğu kadar sosyal ekonomik platformda da ülkelerin politikalarını uyarlayacakları ana hedefleri belirleyen Birleşmiş Milletler insan Haklan Bildirgesinin 22 nci maddesinde her insanın sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu belirtilmekte ve bu hakların tanınma amacı açıklanmaktadır.
Giderek önem kazanan sosyal güvenlik gereksinimi; daha sonra bir çok uluslararası antlaşmaların konusu olmuş, Bu adlaşmalara taraf ülkelerde yeterli şekilde gerçekleştirilmesi hedeflenmiş bulunmaktadır. 1972 Avrupa Sosyal Güvenlik sözleşmesi bu alanda en ayrıntılı hükümler içeren metin konumundadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının OYAK zorunlu üyeliğinin sona erdirilmesi ve aylığından kurum aidatı kesilmesine yönelik istemlerinin reddine ilişkin işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından dayanaksız açılan davanın reddine,
Dergi No:7
Karar Dairesi:AYİM.DrlKrl.
Karar Tarihi:08.03.1990
Karar No: 89/7 E.90/4 K.
Karar No:
İlk yorum yapan siz olun