YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS: 2013/620
KARAR: 2014/203
Taraflar arasındaki “hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yozgat İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 01.11.2011 gün ve 2011/544 E. 2011/1103 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 15.12.2011 gün ve 2011/16893 E. 2011/13430 K. sayılı ilamı ile;
(…Davacı prim tevkifatına dayalı olarak 1996 yılından itibaren Tarım Bağ-Kur’lu olduğunun tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 01.05.1997-31.12.1997 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur’lu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan ve uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 2926 sayılı Yasanın 2. 5. 7. ve 10. maddelerinde başka bir sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında veya bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan erkeklerin 22 yaşını doldurmaları ile zorunlu Tarım Bağ-Kur sigortalısı olacakları düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacının 17.12.1977 doğumlu olduğu, nizalı dönemde 22 yaşını doldurmadığı ve 2926 sayılı Yasa kapsamına alınamayacağı açıktır.
Mahkemenin, davanın reddi yerine aksi gerekçelerle kabulüne karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin köyünde bulunan araziler üzerinde çiftçilikle iştigal ettiğini, küçük yaştan itibaren babası ile birlikte; reşit olduktan sonra da tek başına tarımsal faaliyette bulunduğunu, 1996 yılından itibaren hasat ettiği şeker pancarını Sorgun Şeker Fabrikasına sattığını, şeker pancarının satışı nedeniyle 1996 yılında müvekkilinden tevkifat yöntemi ile Bağ-Kur primi kesildiğini, 14.09.2010 tarihli talebine nedeniyle, davalı kurum prim tevkifatına ve çıkarılan tebliğlere göre müvekkilini ilk tevkifat tarihine göre 1997 yılından beri tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul etmediğini, müvekkilinin yaşının 22 olmadığından red kararı verildiğini belirterek, re’sen araştırma ilkesi ışığında davacının sigorta başlangıcının ve hizmetinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurum işleminin doğru olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece; lehe olan yasa değişikliğinin geçmişe dönük olarak uygulanması gerektiğinden bahisle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuş, mahkemece, önceki gerekçe aynen tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme hükmü davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; prim tevkifatının yapıldığı 01.05.1997 tarihinde yürürlükte bunan 2926 sayılı Kanunun 5 maddesinde yer alan 22 yaş koşulunun, 24.07.2003 tarihli 4956 sayılı Kanun’un 49 maddesi ile 18 olarak değiştirilmiş olması karşısında bu değişikten davacının yararlanıp yararlanamayacağı noktasında toplanmaktadır..
Öncelikle, uyuşmazlıkla ilgili yasal durum hakkında şu açıklamanın yapılmasında yarar görülmüştür: 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına Ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesi, Kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın tarımsal faaliyette bulunan kimselerden, 22 yaşını doldurmuş erkekler, 22 yaşını doldurmuş aile reisi kadınların 2926 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılacağı, aynı Kanunun 5.maddesinde de, Kanunun 2. maddesi kapsamına girenlerin 22 yaşını doldurdukları tarihi takip eden yılbaşından itibaren sigortalı sayılacakları kabul edilmekte iken; 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda, 2. maddede yer alan 22 yaş koşulu kaldırılmış ayrıca 5 maddede yer alan (Kanunun 2. maddesi kapsamına girenlerin 22 yaşını doldurdukları tarihi takip eden yılbaşından itibaren sigortalı sayılırlar) düzenlemesi ( 2. madde kapsamına girenler, onsekiz yaşını doldurdukları tarihi takip eden yılbaşından itibaren sigortalı sayılırlar) şeklinde değiştirilmiştir.
Bu aşamada, değişikliğin yürürlük tarihi konusunun da incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta, kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, her kanun kural olarak, gerek özel hukuk ve gerekse kamu hukuku alanında, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir. Değişiklik hükmünün kanunların kabulünden önceki olaylara uygulanması Anayasaya ve kazanılmış haklara aykırıdır.
Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).
Ancak, yeni kanunun yürürlük tarihinden önceki olaylara da uygulanacağı yönünde açık hükmün bulunması halinde henüz kesinleşmemiş uyuşmazlıklara da yeni kanun uygulanmalıdır.
Nitekim 6270 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un geçici 7 maddesine eklenen 10. fıkra ile “24/7/2003 tarihli ve 4956 sayılı Kanunun 48 inci maddesi ile değişik, mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanunun 2 nci maddesi hükmü 2/8/2003 tarihi öncesi için de uygulanır.” düzenlemesi getirilmişken, 5. madde hakkında bu konuda bir düzenleme getirilmemesi kanun koyucunun iradesinin, 22 yaş koşulunun on sekiz yaşa indirilmesine ilişkin 5. maddedeki değişikliğin geçmişe uygulanmayacağı yönünde olduğunu kabul etmek gerekir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 14.06.2006 gün ve 2006/10-367 E., 2006/386 K. sayılı; 06.04.2005 gün ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunun 5/1 maddesi, yukarıda açıklanan çerçevede değerlendirildiğinde, anılan hükmü değiştiren ve 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin geçmişe etkili olacağına dair, ayrı ve açık bir hüküm bulunmadığı gibi; olayda yukarıda belirtilen istisnalardan biri de sözkonusu değildir. Bu nedenle, 4958 sayılı Kanun ile getirilen on sekiz yaşa ilişkin hükmün yürürlükten kaldırılmasının, değişiklik öncesi sürelere uygulanması sözkonusu olmayacaktır.
Yukarıdaki açıklamaların ışığında somut olayın değerlendirilmesinde, davacının sigortalılık başlangıcı ve hizmet tespiti talebinde bulunduğu 01.05.1997-31.12.1997 dönemde geçerli olan 22 yaş koşulunu taşımadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönündeki kararda direnilmesi isabetsizdir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 5521 sayılı Kanunun 8/son maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi
İlk yorum yapan siz olun