İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

YARGITAY, BOZMA KARARINDAN SONRA ISLAH YAPILAMAZ

T.C
YARGITAY
11.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2014/4178
KARAR NO:2014/11148
KARAR TARİHİ:11.06.2014

BANKACILIK İŞLEMİNDEN KAYNALANAN ALACAK İSTEMİ.
BOZMADAN SONRA ISLAH YAPILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.
MAAŞIN ANCAK DÖRTTE BİRİNİN HACZİ MÜMKÜNDÜR.

2004k/82, 83. madde
1086k/84. madde
6100k/177. madde

ÖZETİ: Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine davacı tarafın temyizi üzerine karar Dairemizce davacı yararına bozulmuş, bozma sonrasında da davacı vekilince ıslah dilekçesiyle; toplam 14.779,00 TL”nin temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istenmiştir. Kural olarak, ıslahın 1086 Sayılı HUMK uyarınca yargılama bitinceye kadar yapılması, 6100 Sayılı HMK gereğince de tahkikatın sona ermesine kadar yapılması mümkün olup, Yargıtay’ın İçtihadı Birleştirme kararına göre bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Buna göre, mahkemece dava dilekçesinde yer alan talep nazara alınarak değerlendirme yapılması gerekirken davacı vekili tarafından bozma sonrası yargılama aşamasında yapılan ve davalı tarafça da muvafakat edilmeyen ıslah işlemine dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 24/10/2013 tarih ve 2013/270-2013/457 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili katılma yolu ile davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Fatma Serap İmamgiller tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin maaşını davalı banka nezdindeki hesabından aldığını, aynı şubeden kullandığı tüketici kredisinin ödeme gecikmeleri nedeniyle maaşının tamamına ve fazla çalışma ücretine el konulduğunu, bankanın yasal yollara başvurmadan direk maaşın tamamına el koymasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu ileri sürerek, Şubat ve Mart ayına ait maaş ve sair ödemeleri olan 3.379,12 TL’nin temerrüt faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiş; Dairemiz bozma ilamı sorasında verdiği ıslah dilekçesiyle dava değerini 14.779,00 TL ye yükseltmiştir.

Davalı vekili, davacının, imzaladığı tüketici kredi sözleşmesi ile bankanın hesapları üzerindeki rehin hakkını kabul ettiğini ve hesaplarına yatan paraları borcuna karşılık bankaya temlik ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına göre, davacının kullanmış olduğu tüketici kredisinin ödenmeyen taksidinden sonra maaş hesabına bloke koyularak kesinti yapıldığı, davalı banka tarafından İİK’nın 82 ve 83 maddeleri gereğince maaşın ancak 1/4 ünün kesilebileceği, bu düzenlemenin aksine olan sözleşmenin 11. maddesinin geçerli olmadığı, dolayısı ile bankanın davacının maaşının tamamından kesinti yapmasının hukuken mümkün bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, toplam 8.280,50 TL kesintinin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının davalı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine davacı tarafın temyizi üzerine karar Dairemizce davacı yararına bozulmuş, bozma sonrasında da davacı vekilince ıslah dilekçesiyle; toplam 14.779,00 TL”nin temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istenmiştir. Kural olarak, ıslahın 1086 Sayılı HUMK’un 84’ncü maddesi uyarınca yargılama bitinceye kadar yapılması, 6100 Sayılı HMK’nın 177. maddesi gereğince de tahkikatın sona ermesine kadar yapılması mümkün olup, Yargıtay’ın 04/02/1948 tarihli 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme (Resmi Gazete’nin 17/06/1948 sayılı 6934) kararına göre bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Buna göre, mahkemece dava dilekçesinde yer alan talep nazara alınarak değerlendirme yapılması gerekirken davacı vekili tarafından bozma sonrası yargılama aşamasında yapılan ve davalı tarafça da muvafakat edilmeyen ıslah işlemine dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının davalı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, temyiz harcı davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine,11/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir