Yargıtay
Daire:10. Ceza Dairesi
Tarih:2011
Esas No:2011/2995
Karar No:2011/2764
İlgili Maddeler: 5941 sayılı çek kanunu 5/1. maddesi
İlgili Kavramlar:
ÜZERİNDE YAZILI İBRAZ TARİHİNDEN ÖNCE BANKACA ARKASI YAZDIRILAN ÇEKLER
VE SUÇ KONUSU ÇEKLERİN İBRAZI ANINDA VAR İSE ÇEK HESABINDA BULUNAN MİKTARLAR İLE MUHATAP BANKANIN O TARİH İTİBARIYLA ÖDEMEKLE YÜKÜMLÜ BULUNDUĞU MİKTAR DÜŞÜLDÜKTEN SONRA ÇEKLERİN KARŞILIKSIZ KALAN BÖLÜMÜNÜN NE OLDUĞU TESBİT EDİLMESİ GEREĞİ
Karşılıksız çek keşide etme suçundan sanık Kenan Ö.. hakkında GAZİANTEP 12.Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 09.02.2010 tarihinde 2008/1659 esas ve 2010/139 karar sayı ile kurulan mahkûmiyet hükmünün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, aynı mahkemenin temyiz talebinin reddine ilişkin 08.11.2010 tarihli 2008/1659 esas 2010/139 ek kararının da sanık müdafii tarafından temyiz edildiği, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ret kararının onanmasını isteyen tebliğnamesi ile 09.02.2011 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Yokluğunda verilen 09.02.2010 tarihli mahkumiyet kararının sanığa 7201 sayılı Tebligat Kanunu 35. maddesi hükmüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olması karşısında, sanık müdafiinin 22.10.2010 tarihli dilekçesi temyiz istemi kabul edilip, süresinde olduğunun kabulüyle, 08.11.2010 tarihli ret kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
1-24.02.2009 tarihli ek iddianame ile dava açılan suç konusu 6954023 ve 6952534 seri numaralı çekler yönünden sanığın sorgusu için CMK’nın 195. maddesine göre düzenlenen uyarılı davetiyenin 11.06.2009 tarihinde tebliğ edilemeden iade edildiği ve 5941 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 20.12.2009 tarihinden önce, CMK’nın 195. maddesi uygulanarak yapılmış bir tebligat bulunmadığı halde, sanığın belirtilen çekler yönünden sorgusu yapılmadan 5941 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra mahkumiyet hükmü verilmesi,
2-12.09.2008, 12.07.2008 ve 10.08.2008 keşide tarihli suça konu çeklerin 20.05.2008 tarihlerinde ibraz edildiğinin anlaşılması karşısında, 20.12.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun”u yürürlükten kaldıran 5941 sayılı Çek Kanunu’nun Geçici 1. maddesinin 5.fıkrası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri uyarınca üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihlerine göre kanuni ibraz süresinden önce ibraz edilen suça konu çekler nedeniyle sanık hakkında yaptırım uygulanmasına olanak kalmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Kabule göre; Mahkemece, 5941 sayılı Çek Kanunu’na göre verilecek cezanın üst sınırı, infaz edilecek gün para cezası ile çek hesabı açma yasağının kaldırılacağı tarih esas alınarak, bu kanunun sanığın aleyhine olduğu kabul edilmiş ve suç tarihinde yürürlükte olan 3167 sayılı kanun uyarınca hüküm kurulmuş ise de; bu kanunların ayrı ayrı olaya uygulanarak sonuç cezaların ve diğer yaptırımların belirlenmesi, öncelikle asıl cezalar karşılaştırılarak daha az cezayı gerektiren kanunun lehe olduğunun kabul edilmesi, asıl cezalar eşit ise diğer yaptırımlar karşılaştırılarak lehe kanunun saptanması gerekmektedir. ;
Buna göre;
a- 3167 sayılı kanun uygulanarak sonuç yaptırımların belirlenmesi,
b- Tutarları 20.000, 20.000 ve 19.000 TL olan suç konusu çeklerin ibrazı anında var ise çek hesabında bulunan miktarlar ile muhatap bankanın o tarih itibarıyla ödemekle yükümlü bulunduğu miktar düşüldükten sonra çeklerin karşılıksız kalan bölümünün ne olduğu tesbit edilip, 5941 sayılı kanunun 5/1. maddesi ile TCK’nın 61. maddesi uyarınca 5-1500 gün arasında adli para cezası belirlenmesi ve TCK’nın 52/2. maddesi gereğince bir gün karşılığının 20-100 TL arasında takdir edilerek sonuç adli para cezalarının ve ayrıca çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının saptanması,
c- Daha sonra, her iki kanuna göre belirlenen adli para cezaları ile diğer yaptırımlar karşılaştırılarak, sanığın lehine sonuç doğuran kanunun bir bütün halinde uygulanması
Gerekirken, soyut karşılaştırma ile yetinilerek, belirtilen biçimde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, hükmün infazına başlanmış ise infazın durdurulmasına, sanık bu suç nedeniyle infaz kurumuna alınmış ise, başka suçtan hükümlü ya da tutuklu bulunmadığı takdirde serbest bırakılmasının sağlanması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 01.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İlk yorum yapan siz olun